22.07.2010

evdeki uçan hayvan trafiğine devlet el attı.
artık havada çarpışan böcekler önce çarpışmanın nasıl gerçekleştiğini gösteren bir çizimle birlikte tutanak tutacaklar,çok sinirliyseler evdeki insan trafiğini tıkamamak kaydıyla köşeye çekilip küfredecekler,biraz biraz insan olma yoluna girdilerse mutfağa gidip adam gibi karşılıklı oturup dertlerini dile getireceklermiş.
eğer ki yaralanan varsa,sağlam kalan yaralananı köşeye çekip ölüme terkedicek;ölü varsa üstüne basılmıycak bi yere çekicek,her ikisi de yaralı veyahut ölüyse yoldan geçen herangi bi böcek işe al atıcakmış.
bi de kelebeklerin önce geçiş hakkı varmış.malumunuz ömür kısa.bekleyecek vakit yok.
çok seviyoruz ondan ağblası (büzüşmüş ağız ve çıkık boyunla yapılan yavşak sevgi gösterisi)
hey keykör. anlamadığım nokta biz neden geyik ayağına sürekli bloggera ayar veriyoruz? çünkü çok sıkılıyoruz cevabını kabul etmiyorum.

çok sıcak cevabını da.

ve çünkü siz buna değersiniz'i de.
cakeher tasarıma el atmış. daha doğrusu işlevselliği artırmak istiyo heralde, garip bi zımbırtı eklemiş yazıların altına. artık bayılarak okuduğunuz kankakuzen'de en bi beğendiğiniz girdilerimizi feysbukta, tivitırda (benim bildiğim bi bunlar var, ne yapayım yani saymayayım mı?) falan tek tıklamayla paylaşabileceksiniz. tamam tek tıklama olmasa da eline yapışmaz ya, iki kere tıklayıver hayret bişey -o değil "tek bir tık kadar yakınında olmak" ne berbat bir deyimdir, iyi ki kullanasım gelmemiş de bu tezimi çürütmek zorunda değilim.-

yalnız tipi biraz kayıkmış sanırsam, canını sıkmış çok muhterem cakehercüğüm buna. bu konuda yapabileceğim başka bir şey olup olmadığına bakmak için bi göz atayım dedim tasarıma. b baktım blogger temalarda yine yenilik yapmış gözüme sokuyor. "bak bu en tazesi bir de bunu dene" diyor. ve ne yapsa beğenirsin, kankakuzen'de kullandığımız temayı "basit" diye bir kategori açıp oraya koymuş. ulan eşşoleşek. sensin basit. hayır insan "sade" der, "minimalist" der bişey der. BASİT ne demek ulan! iki bi yenilik yaptın diye hemen eskilerine burun kıvır, bi havalar bişeyler; senin bu yaptığına basitlik derler asıl.

geçicen bunları bloggercım. ha bunlara rağmen saygı gösterip italik ve gri yazdım. insanlık bende kalsın.

21.07.2010

ben demin bi gazla şu alttaki paylaşma şeysilerini koydum oraya ama.ne biliyim.
Aras Çırak deyişiyle "Olmamış.Bok gibi olmuş." gibi bişiy oldu.daha şık bişiy bekliyodum.kınıyorum seni blogger.
iki ayda bi blog ziyaret edip, "seni de ihmal ettim çok sevgili blogcuğum, minik kuşum, canımdan bir parça, aman da ablasının gülü, oy bıdı bıdı" gibi boş laflar ve methiyelerle dolduran zihniyet ben oluyorum izninizle. ardından da gereksiz bir kararlılıkla yeni bir kayıt açıp, kendime teessüflerimi sunup, yarın, öbürSÜgün, vesaire gün tekrar geleceğime dair sözler verip kaldığım yerden devam ediyorum çok sevgili blogumu tınlamamaya. ney ise ben şimdi size daha mühim, daha iç açıcı, daha "akıcı" şeylerden (bu akıcı sıfatına da tavım) bahsedeyim de vay efendim zogfe de bitmiş yaa, nedir efendim zogfe de zirvedeyken bıraksaydı iyi ederdilerle gelmeyin bana. çok gördüm yaa, hayır gelip bana da söylemiyo ki adam -yok ben şimdi burda isim verip de- arkamdan konuşuyo, böyle bi arkadaş ortamında olsun, ne bileyim lafın gelişine olsun. "kimmiş onlar len" gibilerinden sinirlendiğinizi görüyorum daha kaydı yayınlamamış olmama rağmen nasıl yapıyorsam bunu. her neyse işte böyle pis, böyle terbiyesiz, böyle de haysiyetsiz insanlar bunlar. zogfe nasıl geri dönüyormuş görsünler bakalım. aa. gaza gelmek de değil nasıl bambaşka bi ruh hali bu bendeki de yaa. azim bildiğin, safi azim, katıksız. şu hayatta da en bi gereksiz şeylerin önde gidenidir "azim". hırs yine güzel bişey bak. hah evet bundan bahsedeyim.

küçükken aileme "ayol ne azimli çocuk vallahi güray beyciğim, nilgün hanımcığım" derlerdi beni işaret dahi etmeyerek. o zamanlar azimliydim evet. varsa yoksa birinci olacağım, nedir efendim bir derece neyim yapacağım, ödül alacağım vesaire vesaire. tabi azim çeşit çeşit, azim her yerde, ben ilk ve ortaöğretim çağındaki çocuğun azminden bahsediyorum. ne diyorduk, bence azim insanın kendine yakışanı giymesinden başka, bir de çocuğun kendini kabullendirebilme çabasıdır. öğretmenine, arkadaşlarına, ailesine, ailesinin arkadaşlarına, eve gelen misafire, börek getiren karşı komşuya, aşure götürülen üst komşuya, sokakta top oynayan sümüklü sercan'a (vallahi de random bir isim). peki şimdi gürayla nilgünün arkadaşı serpil gelip de bu çocukcaazın suratına bile bakma gereği duymadan, ona bir malmış gibi, bir (dikkat klişe:) yarış atı, bir dövüş tavuğuymuş (nasıl bir terim yaa) gibi davranmak suretiyle gürayla nilgüne "bu" çocuğun ne kadar da azimli olduğundan ayollu yahulu bahsederse, hem de çocuğun yanında, bu çocuk nasıl düzelecek? azmin güzel bir şey olduğunu düşünüp daha çok çalışacak, kendini harabedecek, en nihayetinde de lise çağına gelip de aileden bağımsız bir yaşamın varlığından haberdar olmaya başlayınca "yua okuyom ben yua" demek suretiyle yoldan çıkacak, pili bitecek ve en sonunda da azmi bırakın o "parlak" başarıdan eser kalmayacaktır muhtemelen. tabi bunları yazdım ama değişmeyen bir şey var ki o da şu: azim yine de insanın kendine yakışanı giymesidir. HER TÜRLÜ.

19.07.2010

şimdi de hep doktor house gibi içine atanları görelim?evet?
ayrıca balık yağıyla bu kilo alma olayını başarıcağıma inanıyorum.artık bana kolunun üstüyle altı aynı lan o ne öyle diyemiyceksiniz.
heh bak şimdi.söyleyeceklerim var.lys sonuçları falan açıklandı şimdi güncel olalım biraz.bu konuyla ilgili çok irite olduğum bir durumu paylaşmak istiyorum sizinle.
sonuçların açıklandığı sabah utku'nun 80. olduğu haberiyle uyandırıldım.bildiğin 80(seksen) evet.türkiye 80.si beyle.aradım keretayı hemen.adam her gün sekseninci oluyormuşçasına soğukkanlıydı.heyecandan çığlık atan bendim konuşma süresi boyunca.
kapadık telefonu kalktım bilgisayar açtım her tatil çocuğunun yaptığı gibi.baktım feysbığa utku sonuçlar açıklandıktan yarım saat sonra falan *komik vidyo* paylaşıp çıkmış.en ufak bir ben sekseninciyim ulan olsun bi bişey olsun.yok işte.anladınız ne demek istediğimi.
öte yandan sıtatüslerle duvarımı dolduranlarsa "iddaa ediyorum arkadaş listemde benden düşük alan yoktur","burda bisürü puan var hepsi mi benim lan"mış bilmemneymiş.hep böyle.
şimdi bi düşünelim.ben bu aktiviteyi yaptım evet.oturdum,işim gücüm yok çünkü benim oturup düşünüyorum ben,düşündüm ve sinirlendim.
evet.siz de biraz düşünün de sinirlenin azıcık.böyle sakin sakin nereye kadar.
bağlayamama ve bağlanamama problemim olduğunu da şu güzelim girdinin giriş gelişme ve sonuç bölümüyle göstermiş oldum.sevgiler.
bilgisayarım yine kafayı yediği için uzun süredir yazamıyoreydim okurlarım.yolunu buldum ama.önce boş kayıt yayınlayıp sonra düzenliyorum.allahım türk zekası naber gibi oluyo da ben cümle kurmayı unuttum galiba yine.of bi saniye yaa.

6.07.2010

bi tek şey yaa. Massive Attack konseri var biliyonnu. 13 Temmuz'da. hazırlanıyorum işte ben de. çanta valiz falan değil haa şarkılara çalışıyorum. son sürat böyle. bi kaç gün önce bırakmak lazım dinlemeyi, son gün de aileyle gezmeye pikniğe falan gitmek lazım konsantre olmak için. kolay değil tabii. konsere gidecek olanlar da haklı. sen bir senedir bu günü bekle, çalış didin, iki saat yaa. iki saatte bitsin. bir senenin çabasını sen nasıl iki saate sığdırıyosun ey BKM, yarış atı mı bu çocuklar, birbirleriyle yarıştıkları yetmiyormuş gibi bir de zamanla yarışacaklar. bak sen. topu topu iki saat. iki saate hangi şarkılarını çalsınlar. ay çıldırazaaam. burdan tüm Massive Attack konserine gideceklere sabır diliyorum. konserden önce son bi tekrar yapsınlar, özellikle Heligoland'tan çıkacakmış benden söylemesi. ama son gün öyle çok da bakmasınlar kafaları karışır. konserden önce okunmuş prinç yutsunlar. görüşürüz. ehe mehe.
gayet de 13.32'de yazmışım. uyanıp da yazmışım belli ki. beynim açıkken. en bilinçli ve doğru kararlar verebilen anlarımdan birinde. naber cakeher hayat nasıl? zaten bir boka yaradığı yok, burdan böyle sohbet etsek ya bari? istanbula gitcem ben yakında. gelcenni?