2.10.2010

Cakeher'ün blogu terk etmesinin ardından bi bakındım da. Tıpkı 10 sene önce yaşadığı terk edilmiş eve düzenlediği nostaljik bir gezi esnasında arazide yuvarlanan çalılar ve uçuşan yapraklar eşliğinde anılara dalan Hollywood film karakterleri gibi hissettim. Hissetmez olaydım.

Diyeceğim şu ki; Allah bizim belamızı versin. Öncelikle benimkini verse pek bi hora geçer. Ne hayallerle başlamıştık halbuki şu bloga. Ne hayaller ben de bilmiyorum, size soruyorum, ne hayallerle başlamıştık şu bloga? Değil, otur sıfır.

Çok mutsuzum sevgili kankakuzen okuyucuları. Ne kankalığımız kaldı ne kuzenliğimiz. Birimiz Öss, diğerimiz bok yoluna çürüyüp gidiyor. Bitmişiz biz artık. Ama bizden ne köy olur ne kasaba, Murat Boz çok doğru demiş. Ne yapmalıyım, kepenkleri kapatıp gitme vakti midir dersin, ha? Sen söyle? Yoksa kanımın son damlasına kadar savaşıp önce Cakeher'ü geri getirip sonra da canlandırma adına yenilikler bişeylerle son nefesime kadar mücadele mi etmeliyim?

Bir zamanların çokça takip edilen blogu Kankakuzen'in sonu ne olacak? Zogfe, Cakeher'ü getirmek için Film Gibi'ye başvuracak mı? Sinan Çetin o garip kahkahalarından atacak mı?
Çok sonra...