17.12.2009

alice, bildiğimiz alice, ormanda dolaşırken, mantarın tekine rastlar. bu mantar bildiğimiz mantarlardan değildir. tahminen tadına bakma gafletinde bulunur, macera başlar. kimilerince saçma bulunsa da bu mantarımızın albert hoffmann'la bi ilişkisi olduğunu savunmaktayım. neyse. alice'in önce dünyası büyür, renklenir, kendisinin küçüldüğünü sanır, zaman yavaşlar, çiçekler yuvasıdır artık, çizgifilm kahramanlarıyla dolar etrafı, her şey olduğundan daha renklidir, hiç görmediği renkeleri keşfeder; sesleri görür, renkleri duyar, kokulara dokunur. apayrı bir dünyadadır artık.

tim burton da bilirkişi olarak olaya el atar, hikayeyi daha da renklendirir -daha ne kadar renklenicekse-, büyülü bi dünyaya çevirir. peki biz naparız. bekleriz öyle. fragmanını gösterirler. gösterip de vermezler. öyle bakakalırız. heycandan dilimiz tutulur. falan. neyse alice in wonderland, bekle beni, sanırım martta yine görüşürücez. kankutsun resmen.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder